“En Büyük Asker” Nidaları İle Uğurlamıştınız beni.
Ellerimde kınalar, elinizde Ay Yıldızlı Bayraklar
Sitem etmiştiniz, Bayrağımıza hani.
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet bu celal ”
Şafak karanlık zamanın geri sayımı başlamamış iken
Kahpece geldi ölüm, kalleşçe geldiler.
Daha önce de defalarca geldikleri gibi.
” VATAN SAĞOLSUN ”
Yalanlardan, talanlardan, kaçakçılıklardan yer kalmayan üç satırla geçiştirilen şehadetimi
Görmediniz gazete sayfalarında
Sabah şeker akşam tatlı, geceleri de ninni olarak izlediğiniz programlardan da zaman kalmadı
Şehitlik haberimi ekranlara taşımaya
Cenazemde de yoktunuz Ey Milletim.
Musalla taşından da göremedim sizleri! ..
Elleriniz de değmedi Ay yıldızlı tabutuma.
Ne anma törenleri düzenlediniz, ne de yıl dönümleri
Üzerinde idim şüheda fışkıran toprağımın şüheda dolu bulutlarında.
Sizleri görüyor
Sizleri dinliyor
Sizleri izliyordum
Beni uğurlarken başlar üzerindeki Ay yıldızlı bayrak
Yerlere atılıyor, yakılıyordu.
Sizler de görüyordunuz.
Dinimize, Vatanımıza, Ata’mıza dil uzatılıyordu
Sizler de dinliyordunuz.
Kutsal bellediğimiz her değer ayaklar altında Çiğneniyordu
Ne yazık ki; Sizlerde sadece, sadece izliyordunuz.
Ben buradan, sizler de oradan.
O halde ben neden canımı vermiş, kanımı dökmüş idim.
Sahi ben neden buradaydım?
Benim şehitliğim sizlerin;
Kendisine hakim olamayanları makamlara taşımanız
Uzaklarda bir yerlerde kaleme alınan senaryoları kabullenip birbirinizin gözünü oymanız
İçin miydi?
Ben kanımı;
Din adına, Millet adına, Hak adına, ahkam kesenlerin baş tacı edilmeleri
İçin mi döktüm?
Ben canımı;
Teslimiyeti, ihaneti, delaleti erdem zannedenleri baş tacı etmeniz
Kanla yazılan şanlı tarihimizin her geçen gün daha da kirletilmesine sessiz kalmanız
İçin mi verdim?
Ben anamı oğulsuz;
Namus bellenenleri namussuzlara
At sesini it sesine, asili soysuza, haklıyı güçlüye kurban etmeniz
Üç paralık çıkar uğruna bütün ilkelerinizden, inançlarından vazgeçmeniz
İçin mi bıraktım?
Çocuklarımı babasız;
Fuhuşun meslek, kapkaçın sektör, omurgasızlığın vizyon olması
Yetimlerimin uyuşturucuya alıştırılması, itilip kakılması
Bayram demenin, Vatan demenin, “Türk” demenin suç olarak görülmesi
Korkağın kahraman, Riyakarın baş tacı edilmesi
İçin mi koydum?
Bir avuç toprağı, bir dal yaprağı, bir Fatihayı bile çok gördünüz bana
Ne oğlumun saçını okşadınız, ne de sildiniz gözyaşını kızımın
Ne anama güç verdiniz, ne de el uzattınız babama
Nerede idiniz sahi?
Hangi kişisel çıkarlar peşinde, hangi boş işlerle uğraştaydınız?
Bir ana vardı
Cennetdaşımın anası, haykırmıştı hani
” Oğlumun Kanını Helal Etmiyorum ” Diye.
Bulutlar üzerinden yeryüzüne süzülen alkışlarımız onun içindi.
Ne kadar haklı bir feryat, ne büyük bir ders idi o.
Anamızı da incittiniz, Anlamak istemediniz
O feryada karışan sessiz çığlıklarımızı da işitmedi kulaklarınız
“Bizde Helal Etmiyoruz Kanımızı Haram Olsun
Layık olmayanlarınıza.
Yazıklar Olsun Tüm Bunlara Rağmen
Hala Uykuda Olanlarınıza ”
İlter Kuşoğlu